Google Arama
Sitemde Arama
Ölümsüz Sözler
Evrensel Bilinçte; Anlatılan Senin Hikayendir.

İlhan Arsel

İlhan Arsel sözleri
İlhan Arsel Sözleri (1920-2010)

Derleyen Öztürk Aydın Pdf
 
  • Şeriât demek, insan denilen varlığın içindeki insanlık sevgisini yok eden sistem demektir. İlhan Arsel

SÖZLERİ
  • Unutmayalım ki şeriatçının başlıca özelliği kurnazlıktır. İlhan Arsel
  • Din adamı insanlarımızı acımasızlık, katı yüreklilik örnekleriyle yetiştirir. İlhan Arsel
  • 'İslâm uygarlığı' Eski Yunan'ın bilim kaynaklarının etkisiyle oluşmuş bir şeydir. İlhan Arsel
  • Şeriât demek, insan denilen varlığın içindeki insanlık sevgisini yok eden sistem demektir. İlhan Arsel
  • Sınırsız şekilde gelişmeye müsait bir insan beyni olduğu sürece, gericilik daima ezilecektir. İlhan Arsel
  • Bilir ki, Arap bile kendi tarihini İslâmiyetle değil, fakat İslâm öncesi dönemler itibariyle başlatmayı gurur edinir. İlhan Arsel
  • İnsan aklı, Kuran gibi tutarsızlıklarla ve aklı dışlamalarla dolu bir kitabın Tanrı'dan gelmiş olamayacağını anlayacak güçtedir. İlhan Arsel
  • Ne yazık ki Diyanet, insanlarımızı akıl yoluyla değil fakat ‘hurafeler’ ve ‘şeytanlar’ ilmiyle eğiterek beyinsiz hale getirmeyi kendisine görev edinmiş gibidir. İlhan Arsel
  • Kabedeki Kara Taşa Hacer El Esvede dokunmak, onu öpüp okşamak, arapların eski putperestlik döneminden kalma ve batıl inanç niteliğinde olan gelenekleridir. İlhan Arsel
  • Yüzlerce yıl süren medrese eğitiminin nasırlaştırdığı "hazırcılıktan" ve "taklitçilikten" sıyrılmayı ilk kez Atatürk ile, onun getirdiği akılcı eğitim ile öğrenir olmuşuzdur. İlhan Arsel
  • Şu muhakkak ki, biz Türkler, şeriat bataklığına saplandıktan bu yana özellikle iki güzel niteliğimizi yitirmişizdir ki, bunlardan biri "akılcılık" ve diğeri de "kadına saygı"dır. İlhan Arsel
  • Türkiyede ki; şeriâtçı yazarlar aynı şekilde Türk'ün yaşam sorunlarının ele alınmasında Türk'e özgü değer ölçüsünü değil, fakat Arab'a özgü İslâmî ölçüleri göz önünde tutarlar. İlhan Arsel
  • Atatürk'ün getirdiği şey AKIL REHBERLİĞİ yoludur; o, bu yoldan kişilere ve topluma, müspet eğitim yolu ile gelişmiş akıl sayesinde yeryüzü mutluluklarını sağlama formülünü vermiştir. İlhan Arsel
  • Müslüman Arab bile müslüman olmayan, yani Hıristiyan Arab'ı kendinden kabul eder de bizim din yobazımız Türk'ü ancak “şeriâtçı” ise makbul, değilse “kâfir” telâkki etme çabasındadır. İlhan Arsel
  • Gerici mihrakların Üniversite çevreleriyle, profesör unvanını taşıyan kişilerle işbirliği yaparcasına karşıma dikilmeleri, yalan ve iftira yöntemleriyle saldırıya geçmeleri beni o ölçüde üzmüştür... İlhan Arsel
  • Esasen bizde ki gericiler, Arap çevrelerin de etkisi ve itişi ve maddî yardımlarıyla kendi öz ülkelerinde âdeta Arap Şeyhlerinin birer ajanı gibi hareketle Atatürk sevgisini bu ülkeden yok etmenin çabası içerisindedirler. İlhan Arsel
  • Batı dünyası ‘dini duygularını rencide etme’ endişesini yenebildiği ve dini, peygamberleri eleştirip yerebildiği içindir ki akıl çağına yönelmiş ve İslam dünyası bunu yapamadığı içindir ki geriliklere, ilkelliklere gömülmüştür. İlhan Arsel
  • Müslüman olmayan Türkü, "Türk" telakki etmeyen ve "Türkü Türk yapan İslamdır," diyen zihniyet, İslamdan önceki Türk tarihini elbette yok farz edecektir ve nitekim yüzyıllar boyunca yaptığı gibi bugün de yok farz etmektedir. İlhan Arsel
  • Bizim azametli padişahlarımız saray havuzlarında cariyelere göbek attırırlarken Batıda Büyük Frederikler, en ünlü Batılı düşünürlerden, Leibnizden veya Thomasiustan, Voltaireden, Diderottan feyiz almakta, bu bilginlerin kültürü ile hal ve hamur olmakta idi. İlhan Arsel
  • Şunu bilelim ki yakın bir geleceğe kalmayacak, şeriâtçının ellerine terk ettiğimiz yavrularımız, çağdaş uygarlık anlayışından, akılcılıktan ve millî benlik duygusundan yoksun olarak karşımıza dikilecek ve bizlere Atatürk ilkelerine bağlılığın suç olduğunu haykıracaklardır. İlhan Arsel
  • Şeriatçı güçsüz iken kuzu postuna bürünmüş olarak hoşgörendir, demokrasiye bağlı imiş gibi görünendir. Güçlenebilmek için her türlü aracı meşru saymaya hazırdır fakat güçlendiği an kuzu postunu çıkarıp kurt kılığına bürünmekte gecikmez ve bu postu çıkardığı an cellat kesilir. İlhan Arsel
  • Arap'taki Atatürk düşmanlığı, Atatürk'ün 'Millet egemenliği' ve 'Layik Cumhuriyet' amaçlarına yönelmiş davranışlarının oluşmaya başlamasıyla kendisini duyurtmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihinden bugüne gelinceye kadar bu düşmanlığı sürdürmekte Arap özel bir itina göstermiştir. İlhan Arsel
  • İslam dünyasının yazar ve düşünürleri, şeriat verilerine sarılmış olarak, kadının “aklen ve dinen” eksik yaratıldığını, nikah denilen şeyin kadın için kölelik olduğunu ve kadının dinsel görevinin erkeğin hizmetini görmek ve onu cennetlere hazırlamak bulunduğunu, tek bir ağız şeklinde söyler olmuşlardır. İlhan Arsel
  • Şunu artık iyice bilmemiz gerekir ki, bu köhne zihniyeti terk etmedikçe ve aklın vahye üstünlüğü düşüncesine yönelmedikçe, yani daha açıkçası akıl çağına erişmedikçe, bu ülkede ne hoşgörü ilkesi, ne insanlık sevgisi ve can güvenliği ve nihayet ne de uygarlığa geçiş diye bir şey söz konusu olamayacaktır. İlhan Arsel
  • Din adamının düşmanlığı sadece Türk'e karşı değil fakat Türk ile ilgili ne varsa ona karşı olmuştur: Türk'ün giyimi, kuşamı, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi, inanması ve saire... yani yaşantılarının her noktası din adamı geçinenlerin o ilkel, o bedevî ölçülerine göre ayarlanmıştır. Tıpkı bugün de yapılmak istendiği gibi.. İlhan Arsel
  • Şeriât hükümleri (ve özellikle Kur'an ayetleri) arasındaki çelişkilerin yarattığı en sakıncalı sonuç, insan beyninin körlenmesi, düşünme gücünün yitirilmesi ve bu nedenle kişinin fikren gelişemez, akılcı yönde iş göremez durumlara sürüklenmesi şeklinde kendisini belli eder. Müslüman halkların 1400 yıllık bitmeyen gerilikleri, yaratıcı zekâ ve düşünme gücünden yoksunlukları, bunun en belirli kanıtıdır. İlhan Arsel
  • Yeryüzünde bir başka toplum gösterilemez ki, biz Türkler kadar öz benliğini yitirip mensup bulunduğu din içerisinde erimiş olsun. Bir başka Müslüman toplum yoktur ki, biz Türkler kadar ulusal gelenek ve niteliklerini, dilini, tarihini ve her şeyini İslâmiyet adına unutsun ve kendinden olmayan bir kılığa bürünsün. Ve üstelik bununla da kalmayıp, dini uygulayacağım diye kendi öz ceddinin ruhuna tükürsün. İlhan Arsel
  • Şeriâtın; insan beynini kemirici, aklı ve mantığı yok edici, düşün gücünü yitirici, yaratıcı zekâyı körletici ve bütün bunlar dışında insan varlığını kul kertesine indirici ve tek bir tümce ile kişiyi uygar gelişmeden önleyici bir felâket kaynağı olduğunu anladığım ve şeriât ile beslenen yığınların insanlığa düşman kesildiğini izlediğim andan bu yana, şeriât zihniyetiyle savaşmayı ve Türkün kafasını ve ruhunu şeriât mikrobundan arınmayı kendime yaşam amacı bilmişimdir. İlhan Arsel
  • Kur'an yakıldığı zaman tahrik olup vahşi hayvanlar gibi etrafa saldırarak dünyayı kana bulayan İslamcılar, İNSAN yakıldığı zaman kıllarını kıpırdatmazlar. Çünkü, kişinin insanlık haysiyetine, kısacası insan'a değer vermeyen bir dinin (İslam) mensupları olarak, inanmadı diye, erkeğe itaat etmedi diye, farklı dine mensup diye o insan'ı yakan bizzat kendileridir. Şeriat tarihi bunun nice örnekleriyle doludur. Bu ikiyüzlülük kökenini İslam Şeriatı'nın kendilerine aşıladığı ikiyüzlü tabucu ahlak anlayışından alır. İlhan Arsel
  • İslâm dünyası, Batı dünyasının yaptığını yapamadığı (yani vahyin rehberliği yerine akıl rehberliğini seçemediği) içindir ki ortaçağ karanlıklarından kurtulamamıştır. Kur'an'a bağlı ülkelerin, istisnasız olarak, yeryüzünün en geri kalmış ülkeleri arasında bulunmaları, bunun en açık bir kanıtıdır. İslâm ülkeleri tarihi şu gerçeği ortaya vurmaktadır ki Kur'an'a bağlı ve saplı kalındıkça ne akılcılığa ulaşmak, ne gerçek anlamda ilim yapmak, ne demokrasi yaratmak, ne insan varlığını değer ölçülerine kavuşturmak ve ne de insanın insana sevgisini oluşturmak mümkündür. İlhan Arsel
  • İlginç olan şudur ki, İslâm ülkeleri içinde Kur'an'a en fazla ve en sadık şekilde bağlı olanlar, en ziyade geri kalmış olanlardır. Bunun böyle olduğunu anlayabilmek için, günümüzde İslâm şeriâtının en yoğun ve öz'üne en sadık şekilde uygulandığı ülkelere, örneğin Afganistan, Suudi Arabistan, İran, Pakistan, Sudan vs. gibi ülkelere şöyle bir göz atmak yeterlidir. Buna karşılık Kur'an'ı, yol gösterici rehber ve kaynak olmaktan çıkaran Atatürk Türkiyesi, yirmi otuz yıl gibi çok kısa bir zaman içerisinde uygarlaşma sürecine girmiş ve tüm İslâm ülkelerinin önüne geçmiştir. İlhan Arsel
  • "Atatürk, ...insanlık ve millet sevgisi adına din adamına karşı savaşmış ve onun etkisini ve baskısını yok etmiştir. Evet hiçbir yönetici, hiçbir iktidar sahibi, kendi saltanatı bakımından nimet sayılan destekten, yani din adamının desteğinden yoksun kalmayı düşünmemiştir. Halk yığınlarını hep din adamı aracılığıyla sömürmüş ve koyun sürüsü örneği yönetmiştir. Atatürk için de hiç kuşkusuz bunu yapmak mümkündü. Eğer istemiş olsa o da pek alâ din adamını kendisine ortak ve destek yapabilir ve halkı rahatlıkla sömürebilirdi. Böylece hayatını tehlikelere atmaz ve bugün softa yığınlarınca lânetlenmezdi. Abdülhamid'e övgü yağdıranlar bugün ona da el açarak dua ederlerdi. Fakat o bunu yapmadı ve her riski göze alarak din adamına karşı savaş verdi. Onun her sözünde ve her davranışında, açık ya da kapalı olmak üzere, din adamına karşı bir ihtar, bir hatırlatma, bir tehdit vardır." İlhan Arsel